Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Leia || Yükseltme

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Leia Marjouire
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Leia Marjouire


Gerçek Adı : Mina.
Mesaj Sayısı : 7
Kan Durumu : Melez.
Taraf : Aydınlık.
Kişisel Özelliği : Aşırı soğukkanlı bu hatun.
Rp Partneri : Ksenija olmalı, tabii Tugi'nin karakterlerini yine karıştırmıyorsam, yis.
Özel Yeteneği : Tam Görücü.
Evcil Hayvan : Albele isminde bir Sibirya kurdu var.

Leia || Yükseltme Empty
MesajKonu: Leia || Yükseltme   Leia || Yükseltme Icon_minitimeSalı 19 Ağus. - 10:00:43


Bembeyaz bir elbise giymiş, deniz kokusunu âdeta beraberinde getirmiş o kadın, şimdi onu çağırıyordu. Gitmemek için hiçbir sebebi yoktu. Deniz kokusuna bayılırdı. Uzun zamandır da almadığı bir kokuydu üstelik. Âşina olduğu ve özlem duyduğu bu tarifsiz kokuyu takip etmekten kendini alamadı. Aniden içinde bulunduğu dünya değişti ve bambaşka bir şekile büründü. Şimdi ormandaydı. Rüzgâr hafifçe saçlarını okşuyor, bu kez de bahar kokusu ciğerlerini dolduruyordu. Gözleri kadını ararken, bir yandan da etrafını süzüyordu. Tarif edilemeyecek kadar güzeldi. ‘Cennette miyim?’ diye düşünmekten kendini alamadı. Kuşların cıvıltıları kulaklarında âdeta ağızda eriyen akide şekeri tadında bir melodi oluşturuyordu. Gözlerinin önünde serili olan renk cümbüşü karşısında ne şaşkınlığını, ne de hayranlığını gizleyemedi. Etrafı süzmeye devam ederken, bir yandan da gözleri kadını arıyordu. Burada ne işi vardı? Üstelik daha kendisinin bile burada neden bulunduğunu bilmiyordu. Zihnini yaklaşık bir dakika da, onlarca soru doldurmuştu. Adını koyamadığı duygular içinde bir o yana, bir bu yana savruluyordu. Ayakları çıplaktı ve doğrudan toprak ile temas ediyordu. Arada batan taşlar haricinde, huzur vericiydi. Toprağın insanın içindeki negatif enerjiyi emdiğine hep inanmıştı zaten. Uçarak omzuna konan kelebeği nazikçe işaret parmağının üzerine aldı. Rengârenkti, buradaki her şey gibi. Gökkuşağı sanki buraya dağılıp, buraya yaymıştı tüm renklerini, tüm güzelliğiyle. Sebepsizce yüzünde beliren gülümsemeye engel olamadı. Mutluydu. Belkide uzun zamandır ilk kez. Kendini peri masalında gibi hissediyordu. Bitmesini istemiyordu, lâkin her güzel şeyin bir sonu olduğunu da adı gibi biliyordu. Gözleri ağacın üzerindeki kıpkırmızı bir elmaya takıldı. Diğerleri de kırmızı idi, fakat bu bambaşkaydı. Parlıyor gibiydi. Her ne kadar dalındaki meyveyi koparmaktan hoşlanmasa da, bu elmaya karşı koyamadı. Elmayı alıp, ısıracağı sırada, elma ellerinin arasından kayıverdi. Ansızın kulaklarını dolduran uğultu, bütün büyüyü bozmuştu. Sanki rüya, kâbusa dönmüştü.

‘’Nadjenka! Hayır! Nefes al! Uyuma! Gözlerini açık tut!’’
Gözlerini açmakta zorlanıyordu. Sesler kulağına rahatsız edici mırıltılar hâlinde geliyor, gözlerini açabildiğinde ise etrafındakiler bulanıklaşıyordu. Göz kapakları sürekli olarak daha da ağırlaşıyor, ona itaatsizlik ediyor ve onu uykuya davet ediyorlardı. Vücûdu yorulmuştu, her zamankinden daha hâlsiz ve yorgundu. Duyduğu o mırıltının sahibi kimdi? Elisha mı? Burada mıydı? Tam olarak nerede olduğunu çözememişti ve aklı epeyce karışıktı. Keza etrafında her kim varsa onlarında aynı durumda olduklarından hiç şüphesi yoktu. ‘ ‘’Gözlerini açıyor! Size güçlü olduğunu söylemiştim! Atlatabileceğini, uyanabileceğini söylemiştim! Nadjenka’nın ne kadar dayanıklı olduğunu biliyorsunuz!’’ Mırıltılar nihayet netleşmeye başlamıştı. Nerede ise kelimeleri bile anlayabiliyordu. Gözlerini araladı. Öncelikle yumuşak bir zeminin üzerinde olduğunu hissedebiliyordu. Algıları da yerine gelmişti demek ki. Yatakta yatıyor olduğunu tahmin etti. Gözlerini hafifçe yana doğru kaydırdığında hastahane yatağında olduğunu fark etti. ‘’Gözlerini açtı! Uyandı! Söylemiştim!’’ Odadaki endişe ve korku el ile tutulur cinstendi. Ürkmesine sebep oldu. Hiçbir şey anımsayamıyordu. Zihnini hatırlamak için yordukça da başı dönüyor, midesi iyiden iyiye bulanıyordu. Kolundaki seruma bakınca, durumun ciddiyetinin az da olsa farkına varabildi. ‘’Nadjenka, kızım! Bizi öyle çok korkuttun ki!’’ Annesinin yüzündeki ifadeye bakınca, ilk defa onun için önemli olduğunu hissetti. Annesi işi ile meşgûl bir kadındı. Nadjenka ile neredeyse hiç zaman geçirmez, geçirdiği zamanlarda da ona boş nasihatler verirdi. Bu sebepten ötürü de annesi ile ilgili anlatacak ne bir anısı vardı, ne de bir konuşması. ‘’B-ben, n-neden, b-buradayım?’’ Konuşurken nefesi kesilir gibi oluyor, ciğerleri zorlanıyor, acı çekiyordu. ‘’Kendini zorlama Nadja! Biz buradayız. Ufak bir kaza geçirdin. Şimdi iyisin her şey geçti.’’ Kaza? Ne kazası geçirmiş olabilirdi ki? Bir anda aklına kesik kesik görüntüler doluşmaya başladı. Yine annesine sinirlenmişti. Fakat neden? Âh! Tabii, babasının ölümünden bir ay bile geçmeden başkası ile evleneceğini söylemişti! Ne yüzsüzlük ama! Ne sadakâtsizlik, ne saygısızlık! Bu hâldeyken bile sinirden ellerinin titremesine engel olamıyordu. ‘’Nadja iyi misin? Titriyorsun!’’ Elisha dikkatli bir kızdı. Hiçbir ayrıntı gözünden kaçmazdı, bundadır ki daima Nadjenka’dan bir adım öndeydi. Yaptığı araba kazası yüzünden buradaydı! Doğru ya! O kadar hızlı gidiyordu ki. Frene basmakta da geç kalınca, duvara çarpmıştı. Hemde ne çarpış. ‘’İzin verir iseniz, hastam ile yalnız konuşmak istiyorum.’’ Doktor Aeron her zaman ki gibi doktor/hasta ilişkisinde hassas davranıyordu. Bu hoştu. Küçüklüğünden beri Nadja ne zaman kendine zarar verse, düşse, bileklerini kesse, yahut başka şeylerde, hemen onun yanına gelirdi. Asla ona deli gözü ile bakmamıştı. Küçüklüğünden beri yaşadığı ağır şeylerin dışavurumu olduğuna inanmış ve hepsini anlayış ile karşılamıştı. Babasını kaybettikten sonra ise, resmen onun babası gibi olmuş, yokluğunu bilhassa hissettirmemeye özen göstermişti. Bazı geceler, doktor nöbetçi olarak kaldığında, kız onun yanına gider, ona kitap okurdu. Şimdi ona mutluluk veren anları düşünmenin sırası değildi. Annesi ve Elisha kapıya doğru ilerler iken, doktor konuşmaya başladı. ‘’Öncelikle Nadjenka, çok üzgün olduğumu söylemeliyim. Kazayı bana detayları ile anlatmalısın. Seni o kadar çok merak ettik ki. Başına bir şey gelmesinden öyle çok korktuk ki. Şimdi Tanrı’ya şükür buradasın!’’ Doktor Aeron ondan beklenmeyecek bir biçimde, Nadja’ya sımsıkı sarıldı. Şimdi kalbi daha da çok acıyordu kızın. Babasının boşluğunu iyiden iyiye hissediyor, kalbi sızlıyordu. Ağlamak istiyordu. Gözleri kuruyana, gözyaşları bitene dek ağlamak. Babası geri gelene kadar ağlamak. Yani sonsuza dek. Doktor Aeron'a güç de olsa gülümsedi. ‘’İyiyim Aeron. Teşekkür ederim. Sizi meraklandırmak istememiştim. Amacım bunların hepsine sebep olmak değildi. Özür dilerim. Ve şey mümkünse Elisha ve annem dışarıda kalabilirler mi? Birde bir kalem ve kâğıt alabilir miyim?’’ Kendini kötü hissettiği zamanlarda mutlaka yazardı. Bıkmadan, usanmadan karalardı sayfalarca. Bileğinin kopacağını hissedinceye dek yazardı. Yazmanın acıları arşivlemek demek olduğunu herkesten iyi biliyordu. Lâkin kalemin, kâğıt ile buluştuğu o an, ruhunun kâğıda harf ve harf dökülmesine engel olmak istemiyordu. Şimdi de tek ihtiyacı yazmak ve ağlamaktı. Annesi ve Elisha burada bulundukları sürece, bunu yapamazdı. ‘’Pekâlâ. Kalem ve kâğıt hemen şurada.’’ Doktor komodine doğru hafifçe eğildi, kâğıt ve kâlemi Nadjenka’ya uzattı. Kız minnettar bakışlar ile onu süzdü. Ardından doktor konuşmasını sürdürdü; ‘’Tabii onlar ile konuşacağım. Buraya girmeyecekler. Söz veriyorum. Fakat seni bu gecede burada tutmak zorundayız. Onlar ile vedalaşmak istemediğine emin misin?’’ Nadjenka başını –evet- anlamında salladı. Şimdi kimseyi görmek, kimse ile bir kez daha vedalaşmak istemiyordu. Vedalara olan nefreti, babasının gidişinden sonra kat be kat artmıştı. Doktor –hoşça kal- mânâsında elini salladı ve dışarı çıktı. Nihayet kalem ve kâğıdına kavuşmuştu. İçinden geçenleri yazma vaktiydi şimdi genç kız için.

‘’Evet baba bugün yine sensiz bir gün daha. Annemin yaptığı saçmalıkları sana anlatmak istemiyorum. Zaten biliyorsun. Sen varken de böyleydi, sen yokken de aynı. Anlayacağın hiçbir şey değişmedi. Fakat benim kalbimde bıraktığın boşluk gün be gün artıyor. Sanki kapanmayacak bir yara açtın içimde. Her gün daha açılan, daha da çok sızlayan. Ne kadar süre dayanabilirim, dayanabilir miyim, bilmiyorum. Sadece deniyorum. Tek tesellim, senin kızınım. Benim babam sensin ve ben güçlü olmak zorundayım. Ne olursa olsun yıkılmayan, ayakta durabilen, ağlamayan bir adamın kızıyım ben. Ondandır ki temelim sağlam, karakterim her daîm güçlü. Kâğıda gözyaşlarım damladığından ötürü harfler silik, özür dilerim. Bu mektup sana hiçbir zaman gitmeyecek biliyorum. Fakat ben yazmadan da edemem, bilirsin. Başka türlü katlanamam ki bu dünyaya, yaşadığım hayata. Seninde yukarı da olduğunu bilmesem, nasıl ayakta dururum? Küçük çocuklar gibi soracağım ama, yukarıdan izliyorsun beni değil mi? Gurur  duyuyorsun sende benimle? Evet pek de gurur duyulacak bir kız değildim, hiç olmadım. Sen her zaman çok daha iyisine layıktın. Ve ben hiçbir zaman seni hak edecek kadar iyi olamadım. İstedim ama olamadım.. Seni özlüyorum baba. Çok özlüyorum. Sımsıkı sarılmanı özlüyorum. Sakallarının yanaklarıma sürtünüşünü, yanaklarımı gıdıklayışını özlüyorum. Son bir kez daha öpseydin ya burnumdan? Hiç gitmeseydin ya. Söz vermiştin bana. Seni asla bırakmayacağım demiştin. Sözünü tutmadın. Ölüm sana hiç yakışmadı, yakıştıramadım. Ölüm kimseye yakışmazdı ama sana bir başka yakışmadı. Hiç düşünmedin mi beni? Sensiz ne yapacağımı? Düştüğüm zaman beni babam kaldırır, diyemeyeceğimi? Artık düşmemem için, beni tutmuyor olduğunu bileceğimi? Benim kızım hiç ağlamaz, hep güçlüdür diye anlattığın kızının; her gece başını yastığa gömüp, gözyaşlarını pijamasının kollarına silecek ve sesini bastırmak için başını yastığa gömecek kadar hıçkıra hıçkıra ağlayacağını? Olsun baba! Ben en çok seni sevdim! Ve en çok seni özledim! N’olursun gitme demek isterdim, onu bile diyemedim. Gittin, ben kalem ve kâğıda sığındım. Şimdi elveda yüreği kocaman, sakalları ben kokan adam.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felicia L. O'Sheila
Maradh
Maradh
Felicia L. O'Sheila


Gerçek Adı : Ebrukot.
Mesaj Sayısı : 21
Kan Durumu : Safkan.
Taraf : Maradh.
Kişisel Özelliği : Sadist.

Leia || Yükseltme Empty
MesajKonu: Geri: Leia || Yükseltme   Leia || Yükseltme Icon_minitimeSalı 19 Ağus. - 15:25:32

Anlatımınızı, yapılan dilbilgisi hatalarını göz önünde bulundurarak şu anki puanınızın yeterli olduğu kanısındayım. Dilerseniz pm ile hatalarınızı atabilirim. Keyifli rol oyunları. ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Leia || Yükseltme
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Andrej van Pavlovich - Yükseltme
» Xavier John Redmond-Puan Yükseltme
» leia marjouire.
» marjouire, leia.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter ve Rol Dünyası :: Oyun Vadisi :: Destek | Derslik-
Buraya geçin: