Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sarah Black

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sarah Black
Seherbaz
Seherbaz
Sarah Black


Mesaj Sayısı : 3

Sarah Black Empty
MesajKonu: Sarah Black   Sarah Black Icon_minitimePaz 3 Ağus. - 13:12:02



Gözlerimi açtığımda hala karanlıktı.


Elimi zorla kaldırarak, kenarlarının pembe minik kurdele kaplı olduğunu bildiğim uyku gözlüğümü bir kenara bıraktım. Aniden gelen yoğun ışıkla gözlerimi buruşturdum. Tekrar açtığımda, her zaman uyandığım mekandan farklı bir yerde olduğumu anladım. Burası, Beyazlara bürünmüş dekorasyonu ile kendinizi bulutlarda hissetmenize sebep olan bir yerdi. Odanın neredeyse yarısı, devasa büyüklükte pencerelerden oluşmakta, odanın gizemi, kırık beyaz yerlere değin eğilen kalın tafta perdeler tarafından sağlanmaktaydı. Yerde, üzerine ayakkabı ile bastığınızda rahatsız hissedeceğiniz kadar yumuşak olan duvardan duvara halılar vardı. Odada göz yoran hiçbir eşyanın olmamasının yanı sıra, bulunan tek eşya, tamamı kristalden yapılan, ince boyunlu, uzun, yuvarlak bir masanın üzerinde, taze olduğu belli olan büyük beyaz, orkidelerin bulunduğu bir vazo yer almaktaydı. Odanın huzurlu temasını bozan tek şey, gece yorgunluktan kapatmadığım perdenin ardından bana bakan yapraklarını dökmüş ağaçlar olmuştu. Kış mevsiminin azizliğine uğrayan ağaçlar, yaz mevsimindeki neşeli, cıvıl cıvıl duruşlarını kaybetmişler, kapalı olan havanın da etkisiyle, korku filmlerini aratmayacak bir atmosfer yayıyorlardı. Şikayetçi değildim elbette, burası Fransa'nın kuzey kıyısında Hotel Concorde La Fayette'idi. Geliş nedenim farklı olmasaydı, bu sabah burada uyandığıma çok mutlu olacağımı biliyordum. Burası babamın Fransa da iş seyahatleri sırasında kaldığı çok şık bir butik oteldi. Küçükken bazen beni ve kardeşimi de getirir, o gelene kadar bu bembeyaz odada oturup oyuncaklarımızla oynamamıza izin verirdi.


Uyandığım biraz olsun hissettiğim bu rahatlık, geliş sebebini anımsamamla kaybolmuştu. Bembeyaz saten çarşafların arasından kendimi zorla sıyırdım. Yerde yumuşak halıya bastığımda, çocukluğumda Jesiccayla oynadığım oyunlar aklıma geldi. Biz, annemizi beni dünyaya getirirken kaybetmiştik. Jessica benim sadece ablam değil, aynı zamanda annemdi. Babamsa, bize ayırdığı kısıtlı zaman dilimlerinde, işlerinin yoğunluğundan tanıyamadığı iki kızıyla birlikte olmaktan bir tedirginlik duyardı. Ben bundan o kadar hoşnutsuz değildim, Jessica annemin yokluğunu ve babamın ilgisizliğini bana unutturabiliyordu. Ama onun için böyle olmadığını büyüdükçe farketmiştim. Annemiz olmadan geçen zor bir çocukluğun ardından, geçen ay babamın ölmesiyle kalan son aile bağımızı da kaybetmiştik. Babam çıktığı Fransa seyahatinde ölmüştü. Cenazesi çok uzun bir zaman sonunda yakın arkadaşı Fernando tarafından Londra'ya getirilmiş, onu görmemize izin verilmeden defnedilmişti. Aniden gelen bu haber benden ziyade Jessicayı daha çok sarsmıştı. Ama ben babamın ölmesinden ziyade kafamdaki sorulara bir cevap bulmaya çalışıyordum. Kafamda anlamlandıramadığım soruları ona sorduğumda beni duymuyor gibiydi. Babam neden ölmüştü? Neden babamı kilisede açık tabuta koymamıştık? Bunların hiçbirinin cevabını Jessicadan alamıyordum. Ona göre babam ölmüştü ve diğer bütün sorular onun için detaydı.


Babamızı kaybettiğimiz ilk hafta sonu, kiliseden döndüğümüzde, emektar hizmetçimiz benim adıma bir zarf geldiğini söyledi. Şaşırmadım, son 1 haftadır ev taziye mesajlarıyla gelen ziyaretçilerle ve mektuplarla dolup taşıyordu. Babamın boş zamanlarında oturduğu şöminenin önündeki altın varaklı geniş koltuğa oturdum, şömineden gelen ateşin cızırtısı, yağan yağmurla birlikte bana bütün yorgunluğumu unutturmuştu. Kalın, pahalı bir parşömene sarılmış olan mektubu kenarından hafifçe yırtarak açtım, okumaya başladım;


Size bu mektubu yazarken uzun uzun düşündüm. Acaba bir yalana inanmak mı sizi daha huzurlu kılardı, yoksa geçekle yüzleşmek mi? Jessica için ilkinin doğru olduğunu biliyorum, ama sizin için durum böyle değil. Aradığınız cevaplar olduğunu farkındayım fakat maalesef ki bu cevaplar Londra da değil, babanızın öldüğü yerde, Fransa da. Eğer gerçekleri öğrenmek isterseniz, salı günü saat tam 6 da sizi Buddha Bar'da bekleyeceğim...


Beklemediğim bu mektup karşısında kalp atışlarımın hızlandığını farkettim. Bu kimseye söyleyebileceğim bir şey değildi. Jessica'ya söylediğimde gitmeme izin veremeyeceğini, onunla birlikte burada oturup babamın yasını tutmamı isteyeceğini biliyordum. Ama ben bunu yapamazdım. Hemen eşyalarımı toplamalı ve Fransa'ya uçmalıydım. Pahalı olduğu belli olan kalın parşömen tomarını elimle buruşturarak odayı aydınlatan ateşin içine attım, yanmasını izledim.


Farkında olmadan devasa boyuttaki pencerenin önüne geldiğimi farkettim. Yapraklarını dökmüş çıplak ağaçlar bulutlu havanında etkisiyle beni ürpertiyordu. Hazırlanmak için 4 saatim vardı, eskiden olsa bu manzaranın önünde beklerken kitap okumaktan zevk alırdım, ancak şu an odada duramayacak kadar stresliydim. Odayla tezat olan siyah bavulumu aldım, etajerin üzerine koydum. Gelişi güzel hazırlanmış bavulumdan, siyah deri bir pantolon, geniş yakalı siyah bir bluz çıkardım. perdeleri kapatma gereği duymaksızın üzerimdekileri çıkardım ve giyinmeye başladım. Ayaklarıma siyah dizlerime kadar gelen süet, ince topuklu çizmeleri giydim. Etajerin üzerindeki aynaya baktığımda yüzümün olduğundan daha da solgun göründüğünü farkettim. Ten rengimi babamdan almıştım, neredeyse beyaza yakın fildişi bir cilde sahiptim. Gözlerim ise anneme benziyordu, yazın güneşin altında kalan çimenler gibi canlı yeşil renktiler. Soluk duran yüzüme, canlı göstermek için biraz makyaj yaptım, babamın son doğum gününde aldığı küçük pırlanta küpeleri taktıktan sonra, deri ceketimi giydim. Çantamı alarak kapıdan çıkarken, olabilecek her şeye kendimi hazırlamaya çalışıyordum...






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valeria Nerissa Wesley
SYB Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu
SYB Profesörü & Ravenclaw Bina Sorumlusu
Valeria Nerissa Wesley


Gerçek Adı : Ebrukot.
Mesaj Sayısı : 137
Kan Durumu : Melez.
Taraf : Bakanlık.
Kişisel Özelliği : Hafif Ukala.
Rp Partneri : Crownie.

Sarah Black Empty
MesajKonu: Geri: Sarah Black   Sarah Black Icon_minitimePaz 3 Ağus. - 13:55:07

    Rp Puanınız: 82
    AO'ya hoşgeldiniz. Keyifli rpler dileriz ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sarah Black
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 3B / Bran Black-Briar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter ve Rol Dünyası :: Oyun Vadisi :: Seviye Belirleme-
Buraya geçin: