Sihir tarihi dersinin en sıkıcı dakikalarında hayal gücünü genişletme çalışmaları her zaman en sevdiği şeylerden biriydi. Bu derste de her zamankinden farklı olmayarak gözlerini Profesör'e kilitlemiş ve kafasının içinde kendisine kocaman bir dünya yaratmıştı.
Dışarıdaki yağmur son hızla devam ederken Nov yeni son model süpürgesinin üzerinde hiç kimsenin daha önce denemeye bile cesaret edemediği bir hızla karşı çemberlere doğru gidiyordu. Önüne çıkan rakibini bir tekmeyle süpürgesinden düşürürken ani bir hamleyle pike yaparak alçalmaya başladı. Yüzünde hadi gelin de yakalayın ifadesiyle yine ani bir hareketle yükselmeye ve tutucuya doğru ilerlemeye başladı. Arkasından gelen oyunculara dönüp göz kırptıktan sonra topu havaya fırlattı ve süpürgesini beysbol -bir muggle oyunu, Rab anlatırken hoşuna gitmişti- sopası gibi tutarak topu sertçe en yüksekteki çembere gönderdi. Tutucu topa doğru hamle yaparken Nov çoktan sayıyı kutlamaya başlamıştı bile. Yüzündeki gülümseme daha da yayılırken çıkan ufak bir "küt" sesiyle top çembere çarpıp Chudley Cannons'ın 350. sayısı olarak puan tablosuna yazılmıştı. Nov turuncu cüppesine doğru bakıp sırıttı. Bu sayıyla uzun süredir kimsenin başaramadığı bir şeyi yapıp takımını şampiyonluğa taşımış oluyordu. Tüm Quidditch sahasını dolaşıp seyircileri selamlarken koluna çarpan bir şeyle irkildi. Sinirle bunu yapan rakip oyuncuya döndü.
Bu sırada toplanmakta olan Tom'u fark edince kendisini dünyaya çekerek saatine göz attı. Sezonun en iyi Quidditch maçındayken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştı. Bir saattir çığlıklar atıp çılgınca alkışlayan seyirciler arasında en iyi uçuşunu yapıp takımını şampiyonluğa taşımaya çalışıyordu. Tam bunu başardığı sırada Tom'un koluna çarpıp onu yeniden dünyaya çekmesi ne de trajik bir şeydi. O da Rab gibi yapıp çantasını toparlamaya başladı. Üzerine ufak bir "CC" amblemi çizili olan parşömeni katlayarak cebine attı.
Bir ders süresince de olsa Chudley Cannons için oynamak iyi gelmişti. Bir gün gerçekten onları şampiyonluğa taşıyacak olan oyuncu Novak Moondogs olacaktı. Tabi bunun için hiç vakit kaybetmeyip sürekli idman yapması gerekiyordu ama bu sıkıcı dersler yüzünden zamanını heba ediyordu. Sıkıntıyla başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Böyle giderse yarınki idmanı da ertelemesi gerekebilirdi. Sevgili takım arkadaşlarının üşüyüp hasta olmasını istemezdi elbette. Bir de maç tarihleri tam belirlense ne sıklıkla idman yapmaları gerektiğini kestirebilirdi.
Sınıftan uçarak çıkıp Rab'ın yanına gitti. Arkasından onu bir gölge gibi takip eden Tom'u göz ucuyla kontrol edip iyi olduğuna kanaat getirip Rab'ın omzuna hafif bir yumruk atıp heyecanlı bir sohbete başladı. Arada Tom'un garip tavırları yüzünden endişe ve soru dolu gözlerle ona bakıyordu ama onun fark ettiğini söyleyemezdi.
Sonunda muhabbetlerine katılmaya karar verdiğinde bahçeye çıkıp yolu yarılamışlardı bile. Sorduğu sorularla onu meşgul etmeye çalışsa da aldığı cevaplardan pek tatmin olmamıştı. Yine de bu günü hiç bir şey mahvedemezdi. İçindeki garip uçma isteği giderek artıyordu. Hayallerinde uçmak gerçeğiyle karşılaştırılınca uyurken kulağında vızıldayan sinek kadar hafif kalıyordu -ki Nov çok derin uyurdu, ses duyması neredeyse imkansızdı-. Havaların bu kadar dengesiz olması tüm çizelgesini mahvetmişti. İdmanlar olması gerektiği tempoda ilerlemiyordu. İlk maç bu kadar yakınken de oyuncuların hasta olmasına izin veremezdi.
Bunları Rab'a anlatırken ne kadar süredir yürüdüklerini fark edememişti. Tam bu sırada Tom'a takılmak için eline iyi bir fırsat geçtiğini düşünüp kaldığı yerden devam etti. "Eğer bu maçı Hufflepuff alırsa, Slytherin'i 60 puanla yenmemiz gerekir ve bizim şapşal aşık kovalayıcı beyefendi bu durumdayken iş ikimize düşer. Öyle değil mi Tom?" daha sözlerinin sonuna yerleştirdiği gürültülü kahkahayı patlatamadan seralara ulaşmışlardı. Gözleri tanıdık insanları ararken Hufflepuff'lı grubu fark edip hafifçe başını sallayarak selam verdi. İttifaklarından gelen dostlukları bunu gerektiriyordu. Charles her zamanki gibi bir gülümsemeyle selamını cevapladığında Profesör ufukta görünmüştü. Ellerini birbirine sürterek bu dersin de teorik olarak işlenmesi için dua etti. Böylece dünya kupası için de biraz zamanı olabilirdi.