Bugün, her zamanki gibi savaş kokuyordu. Bu kokuyu alınca bütün düşüncelerim ve içgüdülerim sıfırlanıyordu, yalnızca savaşmak istiyordum. Kılıçtan akan kanı saydıkça tüyleri ürperiyordu. Düşüncelere dalmış bir şekilde ilerliyordum Kolezyum'a. Karşıma çıkacak herkesi yerle bir edecektim. Onlar yalnızca bir piyondu, ve vezir olarak istediği yöne giderek hepsini yerle bir edecekti.
Kılıcını biledikten sonra Kolezyum'a doğru ilk adımlarımı atmaya başlamıştı Haegon. Karşısında ayı kadar iri ve kıllı biri vardı. Kılıcımı ilk önce ekseninde çevirdim, ardından eğilerek sola doğru bir adım atarak rakibimin bacaklarını gövdesinden ayırmıştım. Kılıcı o kadar keskindi ki, bir insanın rahat bir şekilde kemik bölgesine kadar delebilirdi. Bu kılıcın ismine Grimsever ismini vermişti. Grimsever'in öfkesi dört bir yanı inletirdi.
Adamın bacakları gövdesinden koptuktan sonra, adamın yanına yaklaşarak güldü. Sonra kılıcını iki eliyle tutarak adamı ikiye bölmeye başladı. Haegon, artık Kolezyum'daki en acımasız adam olmuştu. Onunla düelloya çıkacak kişiler vazgeçip tazminat parasını ödemişlerdi. Lakin bir kişi hariç, onun ismi Dpreshmicrch denilen, nereden geldiği bilinmeyen kassız berbat giyinimli biriydi. Adamla konuşmak için yanına doğru ilerlemeye başladı. Ancak nedensiz bir şekilde adımlarını kesip evine doğru ilerledi. Her zaman ki gibi ayyaş kardeşi evi dağıtmış, eve iki tane de kız atmıştı. Kızlardan hoşlanmazdı Haegon. Gariptir ki Erkeklerden de hoşlanmazdı. Bunun sebebini bilmiyordu, lakin bu onun için bir dert değildi. Her neyse kardeşinin yanına giderek kızlara gitmeleri için mimikleriyle ve elimle hareket yaptın. Onlarda anlayıp burayı terk etti, belli ki ününü biliyorlardı. Kolezyum'da sinirli biri olsamda dışarıda sinirini göstermemeyi tercih ediyordu. Kılıcını ve zırhını çıkarıp normal kıyafetlerini giyip uyumaya hazırlanıp yatağına girip uyudu.
Yarın olmuş gibiydi, güneş açıyordu. Haegon her zaman erken uyanıp dağda antreman yapar, ayıyla güreşirdi. Bunlar sadece bir efsane olarak biliniyordu, lakin Haegon'un güreştiği bir ayısı bile vardı. Hayvanlara her zaman saygılıydı. Saat 8'e ayıyla güreştikten sonra şehire doğru ilerlemeye başladı. Zırhlarını ve ekipmanlarını kuşandı, arenaya doğru adımını attığı an içindeki hiddet yeniden patladı. İnsan öldürme hiddeti, bu hiddet yüzyılda bir çıkardı bir insanın karşısına. Sıska adam, savunma biçimini almış saldırıyı bekliyordu. Haegon ilk olarak amatörce bodozlama bir saldırı yaptı. Sıska adam, sinsi bir şekilde güldü ve saldırıyı kalkanıyla karşılayarak adamı 2 metreye kadar fırlattı. Herkes şok olmuştu, böyle bir şeyin olabileceğini kimse bilmiyordu. Haegon durumu kavradıktan sonra daha da öfkelenmişti, öfkesini güce dönüştürebilen birisiydi. Kılıcını bir yere sapladı, üzerindeki zırhları tek çekişte çıkardı. Ardından,
''ARRRRRRRRRRGHHHHHH''
Diye bağırarak, yerden kılıcını çekip adamının üstüne doğru koştu. Ters takla atarak adamın üstünden geçip darbeyi indirdi, lakin Grimsever'in adama batmadığını fark etti. Zira adama batsaydı, onu hissederdi. Kılıcın inlemesinden dolayı bir kum yığını yayıldığından bir şey görülmüyordu. Kum yığını bittikten sonra adamın kalkanına bir çizik atıldığını gördü. Delirmek üzere olan Haegon, kılıcını kendi eline batırarak,
''Bu yaranın üstüne yemin ederim ki, senin kelleni alıp evimin çatısına asacağım!''
Dedi ve kalkanını yere atıp belinin sol tarafında olan kılıcını çıkardı. Bu sefer iki kılıç ile dövüşecekti. İki kılıcını kendi ekseninde çevirerek, soldan vurmuş gibi yapıp sağdan vurdu. Sıska adam, bir anlık geri tepti, Haegon bunu avantaj olarak kullanarak sol eli acısa bile kılıçları sımsıkı tutarak üstten aşağı doğru çaprazımsı bir şekilde adamın kellesini uçurdu.
Bir kez daha Hiddetli Gladyatör kazanmıştı. Adamın kellesini alıp evine doğru ilerledi. Kolezyum'daki halkta onu takip ederek ne yapacaklarını merak etti. Haegon eve doğru ilerliyordu, eve vardıktan sonra çatıya çıktı ve kelleyi astı. Daha sonra evinin içine girip zırhlarını değiştirip, sessiz bir şekilde uyudu...
Çarş. 20 Ağus. - 1:20:12
