Rinuel Aqula Seherbaz
Mesaj Sayısı : 2
| Konu: İgonus Galadrim Çarş. 6 Ağus. - 20:01:41 | |
| Sonbahar, 2133…
Mısır’ın engin düzlükleri üzerinde bağdaş kurmuş bir şekilde oturmuş büyücü, yeni yeni aydınlanmakta olan günün kızıl dansı altında gözlerini kapamış, ruhen farklı alemlere göç etmişti. Meditasyonun içindeyken hiçbir şeyi fark etmeyen adam, güneşin ilk ışıkları göz kapakları üzerinde titreşmeye başladığı an, gözlerinin önünde beliren imgeler üzerine kaşlarını çatmıştı. Bir yüz… Ne manaya gelirdi, üç yıldır süren büyücü savaşlarının ortasında. Amon-Ra yine hangi gizemlerin peşindesin? İnsanın içini sıcaklıkla dolduran yüz figürünü bir süre inceledikten sonra her şey gözlerinin önünden yitip gitmiş, yerini katıksız bir karanlığa bırakmıştı. Canı sıkılan İgonus yavaşça göz kapaklarını açtığı gibi gözlerinin içini dolduran taze güneşin bir kavak boyu kadar yükseldiğini görmüştü. “Neden hep gizemlisin?“Doğanın güçleri hep böyle değil miydi, zaten? Her şeyin ortasında akrepler adını verdikleri bir kara büyü örgütüyle savaşmak zorunda olmaları da ayrı bir problemdi. Üç yıldır süre gelen yıkımda pek çok kent zarar görmüş, onlarca masum insan katledilmişti. Şimdi ise Asyut önlerinde bir savunma daha gerçekleştirmeleri gerekiyordu. Altı ay kadar önce El Kharga’da kurmuş oldukları hatları yarılmış, ondan önce iki yıldan beri Giza’dan başlayan yükselişleri durmuştu. Düşmanları o kadar sert ve amansız savaşıyordu ki, baş muhafız sonunda en güçlü savunmalarından birini yapacakları yeri seçmişti. Nil kenarına kurulu Asyut! Eğer orası da düşerse piramitlerin önündeki yolda hangi güçleri toparlayabilirdi hiç bilmiyordu. Üstelik kadim dünyanın tanrısal güçleri ise bu sefer bir işlerine yaramazdı.
Akşam saatleri…
Şehrin ön cephesini tutmuş beş yüz kadar piramit muhafızının arasına karışmış sivil büyücülerin sayısıyla birlikte savunma güçlerinin bini geçtiği alanda son yılların en büyük savaşlarından birini yapmaya hazır görünüyorlardı. Genç adam, olduğu yerde derin bir nefes alarak kendisinden kıdemli bir muhafıza göz attı. Adamın sakin görünüşü çıldırtıcı düzeydeydi. “Bu sabah Amon-Ra sana bir şey gösterdi mi?“Jerkis’in sorusuna yan gözle bakarak karşılık verdi. Bu vakitte bunu mu konuşmak istiyordu yani? Derin bir nefes alan büyücünün dudakları, uzaklardan gelen gümbürdetici davul seslerinin arasında aralanıverdi. “Hiç tanımadığım bir yüz gördüm sadece. Bu savaşla ilgili mi bilmiyorum.“Jerkis’in mimiklerinde hiçbir değişiklik olmaksızın gözlerini gökyüzüne dikti. Yıldızları ve ayı inceleyen tecrübeli adamın suratındaki endişesiz kıvrımlara her zaman hayran kalmıştı. “Anlık gördüğümüz imgelerin çok daha derin anlam getirdiğini keşfetmiştik İgonus. Bu hala elimizde korumayı başardığımız irfanın bir parçası.“Bu sefer hak vermesi gerektiğini biliyordu. Piramit muhafızlarının bilgelikleri hiçbir zaman anlık tepkimelerden doğmamıştı. Bin yılların getirdiği tecrübeler ve güçlerin katlanarak birikmesi sonucu dünyaya gösterilen ışıklar, gerçek gücü göstermiş, bu işin bekçiliğini yapan büyücülere, çağdaşlarına göre bir ayrıcalık tanımıştı. Belki de unutulmaması gereken en büyük bilgelik buydu. “İşte başlıyoruz.“
Uzaktan görülen kalabalığın vahşi görüntüsü gözlerini doldurduğu vakit yüzlerce büyücüden yayılan bombardıman büyüleri gökyüzünü kaplamış, yıldızların ışığını keserek uğursuz bir yıkım görünüşü sunmuştu. İgonus, o an diğer büyücülerle birlikte asasını havaya kaldırdığı gibi büyülü sözcükleri mırıldanmış, devasa kalkanın bir parçasını oluşturmuştu. Her bir büyü, kulakları sağır edercesine kalkanın üzerinde patlayarak gürültüyü en üst seviyeye taşımış, büyülerin çakışması sonucu oluşan rengarenk patlamalar geceyi gündüze çevirerek savaşın ilk saniyelerini gözler önüne sermişti. Asyut Savaşı başlamıştı! Ezici patlamalar karşısında kalkan zayıfladığında büyülerden bir kısmı içeriye geçmeyi başararak şehir girişindeki kuleleri havaya uçurmuştu. Bazı büyücüler enkaz altında kalırken artık karşı saldırıya başlayan direniş güçleri karşısında patlak vermiş kıyamet son sürat hızla devam ediyordu. Kalabalığın içerisindeyse Jerkis’in gürleyici sesi duyuluyordu. “Birinci ve ikinci alay savunma hatlarını tekrar kurun yoksa hepimizi silecekler buradan.“Gelen büyüleri savuşturmaya çalışan büyücü, aynı zamanda da yanındaki komutan rolündeki büyücüyü izliyordu. Bin kişilik ve yarısı sivillerden oluşan büyücü ve cadıları on alaya bölmek gerçekten büyük bir beceri gerektirirdi. Ama hiçbir şey yetmeyecek gibiydi.
Yanı başındaki duvara çarpan bir patlama büyüsü yüzünden yere yuvarlanan İgonus, kulaklarındaki uğuldamayla birlikte yüzünde hissettiği sıcaklıkla inlemiş, savaş meydanındaki kargaşayı görmüş; ama henüz idrak edememişti. Etrafta çıkmış yangın, yerlere saçılmış, uzuvları kopmuş ölü ve yaralılar kan gölünün ortasında bir cümbüş oluşturmuş, can pazarının gürültüsünü kulaklara yollamıştı. Jerkis’in emriyle üçüncü alay yaralıları cephe önlerinden çekmeye çalışırken bir kısmı onlarla birlikte yok oluşa sürükleniyordu. Dördüncü ve beşinci alayların oluşturduğu ön savunma birimlerinin sağladığı nefes ortamı içinde bile gümbürdetici patlamaların saçtığı enkaz yığını engellenememişti. Adamın yanı başında bağırıp çağırmasına rağmen hala yerde yatması zayıf olduğunu mu gösterirdi? Bir grup düşman birliğinin ön siperlere doluştuğunu görerek kanının daha hızlı aktığını hissetmişti. İçlerinden birinin asasını Jerkis’e uzatmış olması ise vücudunun tekrar tetiklenmesine yol açmıştı. “Hayır!" Aniden atmacaya dönüşerek büyücünün boynuna uçup onunla birlikte yere düşmüştü. Kuş şeklindeki formuyla birlikte hasmının boğazını parçalayan büyücü, Jerkis’in tuhaf bakışları altında insana dönüştüğü zaman kendine gelebilmişti, sonunda. “Altıncı ve yedinci alayları kumanda et, karşı saldırıya geçiyoruz. Ben geriye kalanlarla arkandan gelirim… Onuncu alay, şehir savunma birimlerini oluşturup iç taraflarda mevzilenin.“
Genç büyücü, iki yüz kadar büyücüyü arkasına alıp ileri atıldığı vakit, asasından güçlü büyüler saçmaya başlamıştı. Arkasında Jerkis’in ilerlediğini hissedebiliyor, bu his ona güç veriyordu, sanki. Büyük bir güç şeklinde, sel misali düşman hatlarının ön saflarına dalan her bir birey hınçla karşılık vermiş, karanlığın zulmüne karşı güneş gibi parlamıştı. Tüm çatışmanın ortasında gördüğü o yüzü düşünen adam, bir çeşit tılsımla korunuyordu sanki. Belki de Amon-Ra’nın eski tanrısal kudretinin yapmak istediği şey buydu! Bir çeşit efsun hazırlamak! İgonus kemerinden çıkarmış olduğu hançerle birini deştikten sonra karşısından gelmekte olan kalabalık grubu görmüş, bir saniye kadar ne yapacağını düşünmüştü. Ardından gözleri hançerinin üzerindeki ay rünlerine kayıp, ayın hepsini güçlendirdiğini gördü. Her biri büyük bir kudret eşliğinde parlıyordu. Ayın ve gecenin tanrıçası! Hançeri vücuduna paralel tutup üstüne asasını yerleştirdikten sonra eski kadim kelimeleri mırıldanmaya başladı. Kelimeler güçlendikçe hançer elinde ısınmaya başladı, gücü asaya aktı. Bedeni zorlandıkça büyüsel kudret an be an artıyor, buna karşılık düşman güçleri aradaki mesafeyi kapatıyordu. Sonunda yüksek sesle son kudretli kelimeyi de söylemiş, hançerinden asasına akan ayın gücü büyük bir kuvvet halinde önündeki alana doğru akmıştı. Uzaklardan bile görünen bu güç akımı tüm alanı doldurduğu zaman birkaç muhafızın daha kudreti buna eklenmiş, devasa bir enerji dalgasına yol açmıştı. Kadim krallıkların güçlerinden birini canlandıran grup, geceyi gündüze çevirmiş, düşman hatlarına büyük zayiat verdirmişti. Belki de bu nedenle gün doğarken Asyut önlerinde hala piramit muhafızlarının liderlik ettiği sivil halk, savaştan sonraki saatlerini geçiriyorlardı. Düşmanın gücü büyük ölçüde kırılmış, Abu Simbel’e kadar çekilmişlerdi. Çünkü Asyut yenilgisinin ardından Batı Çölü’nde de ağır yenilgiler almışlardı. Karanlık, inine dönmek üzereydi.
Son! | |
|
Gisela Müller İksir Profesörü
Gerçek Adı : Beyza Mesaj Sayısı : 99 Kan Durumu : Safkan Taraf : Maradh Kişisel Özelliği : Burnu estetik, obsesif Rp Partneri : Uzatmalım Adolfo Özel Yeteneği : Pür Veela
| Konu: Geri: İgonus Galadrim Çarş. 6 Ağus. - 20:07:13 | |
| Puanınız 95, keyifli oyunlaar | |
|