Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Morrigan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Morrigan




Mesaj Sayısı : 1

Morrigan Empty
MesajKonu: Morrigan   Morrigan Icon_minitimeSalı 5 Ağus. - 18:47:53

Domuz Kafası Saat; 12.30

“Merhaba hayat! Sana kazık atmaya hazır bir şekilde bekliyorum. Çünkü artık senden intikamımı alma zamanım geldi.”

“Beni öldürmek zorunda değilsiniz. Lütfen her istediğinizi yaparım.” Gözlerindeki yaşların bedenindeki korkuyu yansıttı çok belli olan kadın bütün yalvarışlarına rağmen öleceğini biliyordu. Sarı saçlarına bulaşmış toprak bir zamanlar parlak ve gür görünen saçları şimdilerle oldukça kötü gösteriyor, uzun bir yolda sürünmesini andıran yırtık kıyafetleri sanki kendi kefenini giymiş gibi beyaz üstüne toprak kaplıydı. Ama karşısında duran yüz ona hiç aldırış etmeden gülümserken onun yapabildiği tek şey gözündeki yaşlar son bulana dek ağlamak ve yalvarmaktı. Kendisine doğru yaklaşan yılanı fark ettiğinde ise sadece korku dolu bir çığlık atabildi ve ardından sesi sonsuza dek kesilmek üzere tahta zeminin üzerine yığıldı. Ağlamaktan kızaran yanaklarındaki renk git gide solarken açık, göz bebeklerindeki korku tamamen odanın içine yayılmıştı. Boş odada bulunan tek aynanın karşısına geçen cadının kızıl saçları diplerinden uçlarına kadar sarıya dönerken her zamanki gibi sessizliğini koruyarak bekledi; gece mavisi gözleri de çimen yeşiline döndükten sonra yerde yatan cansız bedene son bir kez baktıktan sonra boş odadan ayrıldı. Mahzende bulunan odanın küflü kokusu üst kata çıktıkça azalırken cadı amacını gerçekleştirmenin vermiş olduğu keyifle barın arkasına geçti ve kendine bir içki hazırladı. İçkisini bütün keyfiyle içerken içeriye giren müşterilere hiç olmadığının aksine tebessümle yaklaşıyor, kendi gibi kötü insanları gördükçe duyduğu haz giderek artıyordu. Çoğu zaman bulunduğu yeri sorgulayarak bulsa da kendini ilk defa bu mekanda olmaktan mutluluk duyuyordu. Pis işlerini halletmek için adeta özel olarak tasarlanmış bu yerde bütün amaçlarını gerçekleştirebiliyordu. Bazı zamanlarda burayı düzenlemeyi düşünse de şimdi oturduğu yerden karşısında duran büyücüleri izlediğinde bunun gereksiz bir şey olacağını olan müşterilerini de kaybedeceğini biliyordu. Çünkü burası sadece onun için bir kaçış yeri değildi, birçok büyücü için de kötü işlerini halletmek için uğrak bir yer olmuştu. Belki de hiç fark etmese de burada geçirdiği dakikalar onun için oldukça keyifliydi.


Mugglelardan nefret etmesinin birçok nedeni vardı, bunlardan en barizi zeki olmamalarıydı. Kesinlikle karşılarındaki insanı tanımıyorlar ve her şeyi para için yapıyorlardı. Fakat Duscha için durum çok farklıydı o; yaptıklarını paradan daha çok kötü şeyler için yapıyordu, düşünmek ve kurgulamak onun işinin bir parçasıydı. Hayatında her şeyin programlı olması da onun işini bir parçasıydı, tıpkı şimdi bu barda olduğu gibi. Gecenin karanlığı yavaş, yavaş yüzünü göstermeye başladığında bara gelen insanların sayısı git gide artıyor yaptığı işin külfeti git gide sıkıcı bir hal alamaya başlıyordu. İstediği kişinin gelmesini beklerken geçen zamanda mugglelara hizmet etmek onu git gide sinirlendirmiş olsa da bir aylık çalışmasının ardından her şeyi göze almıştı Duscha. Buna işe yaramaz büyücülere hizmet etmek de dâhildi çünkü sonunda ulaşacağı şeyin kıymeti bunların oldukça fazlasıydı. Saat gece yarısına yaklaşırken aradığı kişi bardan içeriye adımını atmıştı, yüz ifadesinden her şeyi belli olan büyücü bardan uzak olan koltuklar yerine barda oturmayı tercih etmiş bu durum da Duscha’nın oldukça işine gelmişti. Servis yapmak için yanında duran bir başka barmen adama doğru yaklaşmış olsa da Duscha hemen araya girmişti “Sen diğerleriyle ilgilen Rob, burayla ben ilgilenirim.” Karşısında duran adam ona omuz silkerek diğer tarafa doğru giderken cadı yerine geçtiği kadından daha fazla şey öğrenmesi gerektiğini bir kez daha hatırladı. Karşısında duran büyücüyü önce iyice bir inceledikten sonra yanına yaklaşan cadı kim olduğundan emin olduğu adama karşı sergileyebildiği kadar sıcak bir tavır sergilemeyi amaçlıyordu. Adamın istediği viskiyi vermeden önce bar tezgâhının altından bir ay boyunca hazırladığı iksiri bardağın içine boşalttı ardından adamın önüne doğru bardağı uzattı. Yüzüne yerleştirdiği sahte gülümsemesi ile adama bakarken iksirin etki etmesi için sabırsızlıkla bekledi. Artık emirler yağdırmaya hazır olduğu ana kadar bütün dikkatiyle adamı inceleyen Duscha onun hakkında çok fazla şey bildiğini düşündüğünde hafif de olsa bir hayal kırıklığına uğradı. Her zaman yeni şeyler duymaya hazır hissediyordu kendini oysaki şimdi karşısında oturan ve sarhoş olmaya gündüzden hazır olan adam hakkında her şeyi biliyordu. Bazen bu durumlarda bildiklerini unutmayı çok istemişti ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını biliyordu. Çünkü hayatında her şeyden çok odaklandığı adam şimdi karşısında oturuyordu.


“Evet, iç, iç, iç…”
Karşısındaki adamın kendine itaat eden davranışlarını zevkle izleyen cadı adama doğru hamle yaparak daha da sarhoş olmadan onu evine göndermek üzere ince bir çizgi halini almış dudaklarını araladı. Artık olayları sadece kendi gözünden görmüyor büyücünün de gözünden görüyordu. Bunun vermiş olduğu etki ile bir süre kendini farklı hisseden cadı zihnini toparladığında adamın sözlere karşılık gitmeye hazır olduğunu gördü. Sözlerinin ardından ayağa kalkan büyücü iksirin verdiği sarhoşlukla bardan ayrılırken Duscha da bütün olayın zevkiyle büyücünün beynine yeni kelimeler fısıldadı. “Evine git aşkım, evine git…” büyücünün evine gittiğinden emin olduktan sonra bara gelişi gibi sessizce bardan ayrıldı. Karanlık bir sokağa girdikten sonra evine cisimlenen cadı her şeyi oradan yönetmek için kendini hissettiği yere gitti, bakışları artık büyücünün bakışlarıyla bütünleştiğinde Duscha iksirinin başarısından dolayı bir kez daha kendini kutlar halde bulmuştu. Büyücünün eve girdiğini gördükten sonra ise bedeninde yankılanan öfke dalgasını hissetti. Hayatta öldürmeyi en çok istediği kadın karşısında duruyordu; sarı saçları, mavi gözleri ve her zaman tiksinti duyduğu sıcak sevgi dolu bakışlarıyla kocasına bakıyordu. Duscha belki de hiç bu denli yakın hissedemediği kadını öldürme arzusu kalbine doğru yayılırken damarlarından geçen kin bütün bedenini sarmaya başlamıştı. İşte o anda elindeki gücü kullanmanın vaktinin geldiğinden emindi. “Öldür onu…”

İnsanların birbirlerinden nefret etmek için birçok sebebi olabilir ama benim onlardan nefret etmem için tek bir sebebim var. Nefes almaları!

İki ay önce… Saat 02.45


“Ben daha küçük bir çocukken her şeyin güzel olacağını düşünürdüm. Kırlar içinde bir evde oturacağımı çocuklarımla gülüp eğleneceğimi, ama bir gün karşıma öyle biri çıktı ki çocukluğumu elimden balonumu alır gibi aldı. O zaman sesimi çıkaramadım, onun gözlerine baktığım zaman gördüğüm şeyden korktum ama şimdi aynaya baktığımda onun gözlerinde gördüğüm şeyi görüyorum ve artık çocuklar benden korkuyor.”

Bu eski mekânı satın aldığında ailesinden oldukça fazla tepki toplamıştı, ona şehirde güzel bir mekân almayı teklif eden babasını geri çevirdiğinde daha önce duymadığı lafları duymuş, annesinden onu görememekle ilgili sözleri duyduğunda sessizliğini koruyup sadece bakmıştı. Aslıda kendisi de meraklı değildi bu izbe yerle yaşamaya hayatın ona verdiği yükümlülüklerden biriydi bu da çekeceği cezalardan biriydi. Eğer ailesi onun bir kurt kadın olduğunu öğrenirlerse olaylar daha kötü bir hal alacaktı. En azından şimdi saklanacak gizlenecek bir yeri vardı veya en azından her dolunayda neden ortadan kaybolduğunu soracak kimse yoktu. Bunların bir önemi yoktu zaten, şimdi o bu izbe yerdeydi ve buradan başka gidecek bir yeri yoktu. Hayatının mahvolmasının ardından geçen beş senede her şey onun aksine gerçeklemiş olsa da şimdi bir şekilde olayları düzeltme zamanıydı. Kendine verdiği sözü asla aklından çıkarmamak üzere bir köşeye yazmıştı.

“Merhaba güzelim, senin gibi bir güzelin burada ne işi var?”
“Sen kendi işine bak köpek!”
“Hey yavaş ol bakalım, sen kiminle konuştuğunu zannediyorsun?”
“Bilmem bir yaratıkla konuştuğum kesin. Ve sen şimdi mekânımdan defol!”
“Burası senin ha! Bende senin striptizci zannetmiştim”


Karşısına her zaman doğru insanlar çıkmıyordu, aslında doğru insanların çıkması için de hiç fırsat vermemişti zaten ona göre doğru insan gözünü kırpmadan öldürebilecek insandı. Hayatının tamamının bu mekanda geçeceğini bilse bile bütün kötülüklerini burada gerçekleştireceğin bilse de burada olmaktan her zaman mutlu olmuştu.

Şimdi

“Evet, işte böyle aşkım.”
Yatak odasına giren büyücü önce odayı dikkatli bir şekilde inceledikten sonra yatağın ayakucuna oturdu. Karşıdaki aynadan yansımayı gören Duscha bir an için tereddüt etse de derin bir nefes almak için kendini bir süre sakin tutmaya çalıştı. Aklı her zaman olduğundan daha karmaşıktı şu anda, kendi gözlerinden gördükleri yeterince zor gelirken ona o şimdi dünyayı bir başkasının gözünden görüyordu. Bir insanın kontrolünü eline almak kolaydı fakat gözlerine ve aklına sahip olmanın böyle tuhaf bir şey olabileceğini daha önce hiç düşünmemişti. Duscha bir süre kendine gelebilmek adına odadaki her nesneyi yavaş, yavaş izlemeye koyuldu. Şifonyerin önünde duran takılar, resimler, kırmızı ve siyahtan göz alıcı ama sade perdeler, duvarlardaki tablolar, odanın bir köşesinde duran çalışma masası, yatağın üstündeki sadece ipek yorgan… Odadaki bütün nesneleri incelediğinde Duscha kendini karanlık mekândan çıkıp oraya gitmiş gibi hissetti, bu durum da onu biraz olsun rahatlatmıştı. Şimdi kasvetten uzak aydınlık mekânda bütün düşüncelerini büyücüye odaklarken hiç tereddüt etmeden isteğini söyledi.

“Esrar dairesine gir ve oradan bana istediğim anahtarı getir. Oraya geçen hafta getirilen anahtarı istiyorum. Hani şu kimsenin eline geçmemesi gereken anahtarı…” Büyücü sözler karşısında biraz olsun durakladıktan sonra Duscha isteğinin yerine geleceğinden emindi. Duscha sonunda emeline bir adım daha yaklaşmış olmanın verdiği rahatlıkla sallanan sandalyeye oturduğunda bundan sonraki adımları incelemek için gözlerini tamamen büyücünün gözlerine odakladı. Anahtar eline ulaştığında artık kendisi için gereken önemli silahlarından biri gün yüzüne çıkacaktı.

Her zaman kazanmak zorunda olan birisi için kaybetmek asla kabul edilemeyecek bir şeydi. Duscha hayatı boyunca asla kaybetmemişti, bazen bunun eşiğine gelmişti ama hiçbir zaman gerçekten kaybetmemişti her zaman kazanan o olmuştu. Düşmanlarını asla öldürmekten çekinmeyen lekeli kalbi bir zaman gelmişti ki birine tutulmuştu ama onun için bile asla öldürmekten vazgeçmemişti çünkü bu onun doğasına aykırıydı. Öldürmek onun için bir yaşam biçimi bir kanundu. Dolunayın yaklaştığı gecelerde daha da artan öldürme içgüdüsü zaman, zaman onu teslim aldığında kendini kaybettiği anlarda kimi öldürdüğünü hiç önemsemiyordu önemli olanın sadece öldürmek olduğunu düşünen zihni ona türlü, türlü oyunlar oynuyordu. Kızıla boyanmış gecede içkisini yudumlarken geç gelecek olan zaferin tadını çoktan almaya başlamıştı. Bu gece onun için zaferlerle dolu olacaktı veya öldüreceği birkaç adamla. Elindeki içki kadehini yere attığında mermer zeminde parçalanan camın sesi ile odaya hemen bir hizmetçi girdi. Elindeki asasıyla ufak bir hareket yapan kadın yerdeki cam kırıklarını temizledi ardından sehpanın üstüne yeni bir içki koymak üzere odanın diğer ucundaki dolaba doğru hızlı ve seri adımlarla ilerledi. Elinde yeni bir içki kadehiyle döndüğünde Duscha’nın sert bakışlarının ardından geri, geri adımlarla odadan çıkmaya hazırlandı. “İçkimi geç getirdin güzelim.”Kadının korkan bakışlarına eşlik eden terler saçlarının yüzüne yapışmasına neden olurken gözlerinde olacaklardan haberdar bir korku belirmişti. “Avada Kedavra.” Duscha’nın sözlerinin ardından asasından çıkan ışık huzmesi kadına doğru ilerlerken sarışın kadın sadece olduğu yerde donup kalabilmişti, ardından gelen mermer zemine düşme sesinin odada yarattığı yankı acının çığlığı gibiydi adeta.

“Efendim takip etmemizi istediğiniz adam Eiffel kulesinin yakınlarında bir şey arıyor. Bunu görmek istersiniz mutlaka efendim.” Mavi ve gümüşün uyumunu andıran baykuş şeklindeki patronus kendine düşen görevi yaptıktan sonra silikleşerek uzaklaşmıştı. Duscha patronusun gitmesinin ardından bir süre oturduğu kadife koltuktan kalkmamasına rağmen daha sonra içkisinin tamamını tek seferde içip uzun kırmızı elbisesinin eteklerini yere sürte, sürte ilerledi. “Köpekler bu gece aç kalmayacaklar. Döndüğümde etraf güzelce temizlenmiş olsun.” Sözlerine eşlik eden hızla olduğu yerden uzaklaşırken arkasında sadece küçük bir rüzgâr bırakmıştı. Uzun siyah çizmeleri Eiffel kulesine uzanan yola değdiğinde kendisini bekleyen iki adam kafalarını öne eğmiş biçimde tam karşısında duruyordu. “Efendim adam şuradaki bir geçitten geçti ondan sonrasını takip edemedik.” Kısa boylu, oldukça zayıf adam konuşmasını bitirdiğinde diğer adam sadece kafasını sallayarak ona destek vermiş ağzını bile açmamıştı. “Beni takip edin.” Duscha’nın kendinden emin sert çıkan sözlerinin ardından adamlar asalarını sol ellerinde hazır tutarak cadının ardından devam ettiler. Taş basamaklara geldiğinde duraklayan Duscha önce asasıyla birkaç büyü söyledikten sonra basamakları vakur bir şekilde inmeye başladı. Eğer şu anda olduğu yer bir balo salonu olsaydı bütün gözlerin kendi üstünde olacağından emindi. Ama bulunduğu yer bir bola salonu değildi etrafını tamamen saran kayalarla çevrili bir mağaraydı. Adımlarını dikkatli atmaya özen gösterirken asla arkasına dönüp bakmıyor sadece yoluna odaklanmış bir şekilde devam ediyordu. Taş basamakların bitimindeki uzun gibi görünen tünele girdiklerinde arkasından yansıyan ışıklar sayesinde önünü net görebiliyordu. Kısa bir yürüyüşün ardından eski demir kapının önüne geldiğinde açık olan kapıdan adımlarını sürüyerek girdi. Ama karşısında düşündüğü gibi bir manzara yoktu.

Bir basilikle karşılaşmayı bekleyen cadı metrelerce uzayan mağaradaki sessizlikle karşılaşınca olduğu yerde bir süre donup kaldı. Asasını sağ elinde hazır bir şekilde bekletirken adımlarını görerek dikkatlice atmaya özen gösteriyor taş duvarlarda sesinin yankılanmaması için elinden geldiğince çaba sarf ediyordu. Işık huzmesinin en son yansıdığı yerde gördüğü manzara karşısında donup kalan Duscha arkasından gelen adamlara eliyle dur işareti yaparak kendisi tek başına ilerledi. Ölmüş yılanın başına geldiğinde bir süre karşısındaki artık güçsüz olan yılanı izleyen Duscha mağaranın uzak bir noktasından gelen sesle kendini hemen yılandan uzak bir yere attı. “Kim var orada.” Sesin geldiği tarafa baktığında bütün gün boyunca takip ettirdiği adam tam karşısında duruyordu. Arkasındaki adamlara dönen cadı “Saldırın.” dediğinde iki adam da saldırmaya dünden razıymışçasına sihirli sözler dudaklarından döküldü. “Expelliarmus.” “Glacius.” Yanından hızla geçen büyüleri bir süre izleyen cadı bu sefer ön plana kendisi çıkmak istercesine asasını savurdu. “Serpensortia.” Kendi asasının ucundan çıkan yılan karşısındaki büyücüye doğru hareket ettiğinde hiç düşünmeden ikinci büyüyü savurdu cadı “İncendio.” Asasından çıkan sözlerle beraber mağaranın taş duvarlarına kadar yayılan alevler karşı tarafın söndürmesiyle beraber etrafa küçük alev zerreleri olarak geri dönmüştü. Zaman, zaman arkasındaki adamları kontrol eden Duscha adamlardan birinin yerde cansız bir şekilde yattığını görünce asasına bu sefer daha da kuvvetli bir şekilde saldırdı. “Avada Kedavra.” Asasının ucundan çıkan büyü adamın kaçmasıyla arkasında duran duvara isabet ederken Duscha kendisine gelen büyülerden korunmak için kayanın arkasında bir süre bekledi. Gece mavisi gözleri bütün mağarayı tararken gözünü bütün bu düellonun dışında bir kayanın yanında duran gümüşi nesne çekti dikkatini. Gözlerini tamamen gümüş nesneye odakladığında onun aradığı şey olduğunu çok geçmeden anlamıştı. Kadehe ulaşmak için son bir hamle yapmak üzere yaslandığı kayanın arkasından çıkan cadı büyülü sözleri bir kez daha fısıldadı “Expelliarmus” büyünün savrulmasıyla karşısındaki adam bir kayanın üstüne doğru düşerken çıkardığı ses mağarada tamamen yankılanmıştı. Duscha hiç zaman kaybetmeden kadehe doğru ilerledi, eline kadehi aldığındaysa ufak bir zafer nidası attı. Artık emeline ulaşmıştı, bütün çabaları boşuna çıkmamıştı. Belki James ona getirmemişti ama o sonunda kadehe ulaşmış ebedi zaferinin tadını çıkarmaya hazırdı. Elindeki kadehle son kez karşısındaki adama baktığında aralık gözlerle kendisini izlediğini fark etmişti, ama artık deşifre olması onun için önemli değildi. Onlar da elbette ki düşmanını tanıyacaktı. Mağaradan uzaklaşmak için kapıya doğru ilerlediğinde iki adamın da yerdeki cesetlerini görüp son bir kahkaha attı.

Ps: Karşılıklı bir rp'den alıntıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
George Crownie
Unutturma Dairesi Başkanı
Unutturma Dairesi Başkanı
George Crownie


Gerçek Adı : umut.
Mesaj Sayısı : 202
Kan Durumu : a rh +
Taraf : own my way.
Kişisel Özelliği : . cesur.
Rp Partneri : val.
Özel Yeteneği : animagus (kurt)
Evcil Hayvan : bukalemun

Morrigan Empty
MesajKonu: Geri: Morrigan   Morrigan Icon_minitimeSalı 5 Ağus. - 19:27:04

RP Puanınız : 90.
Keyifli roller dileriz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://atesokurpg.roleplaylife.net
 
Morrigan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter ve Rol Dünyası :: Oyun Vadisi :: Seviye Belirleme-
Buraya geçin: